Tevekkül

İhtiyar Süleyman amca Cuma günü evde un kalmayınca eşeğine yükler buğdayı, değirmene doğru koyulur yola…
Değirmene vardığında, çuvalı indirirken eşek kaçar. Eşeği aramaya çıksa, Cuma namazı kaçacak. Kendi kendine “Sen nereye gidersen git, ben Rabbimin emrinden çıkmam, Cuma namazına gideceğim” der…
Camiye gidip huşû içinde ibadetini yapar… Cuma’dan sonra bakar ki eşek hâlâ yok…
Tarlaya gitse eşek lazım. Un için zaten yine eşek lazım. “Ben şimdilik eve gideyim de, ona göre bir çaresine bakarım” diye düşünür…
Eve yaklaşınca bakar ki ahırdan eşek sesi geliyor.
Eşine “Hanım, bu eşeğin burada işi ne” der. O da; “Efendi, bugün ödüm patladı, az kalsın ölüyordum” der: “İri bir köpek eşeği önüne katmış, bir o tarafa, bir bu tarafa, derken ahıra kadar getirdi. Ben de korkudan ilgilenemedim. Pencereden baktım, iri köpek geldiği gibi gitti.”
Süleyman amca şaşırıp kalır…
Hanımı bu arada “Bey, senin karnın açtır. Taze un geldi, ekmek yaptım” deyince, Süleyman amca hayretle “Hanım, un nereden geldi” der.
“Sorma bey! Komşumuz değirmene gitmiş, kendi unu yerine bizim unu getirmiş, yanlışlığı anlayınca da unu bize bıraktı. Yani unumuz geldi…
Sana bir haberim daha var Bey! Bizim komşu bahçesini sulamış ancak kanalı açık unutmuş, bizim bahçe de sulanmış… Süleyman amca, eşinden bunları duyunca ellerini açmış ve ;
“Ey büyük Allah’ım ben senin bir emrini yerine getirdim, sen benim üç ihtiyacımı gördün. Sana ne kadar şükretsem azdır ya Rabbi…”
Eşek her zaman eşekliğini yapsa da biz şükür içinde Rabbimize gidelim. Bire 10 veren rabbimize binlerce şükürler olsun…
-alıntı-