Hamâmîzâde İsmail Dede Efendi

KMYV.1.4.8. Hamâmîzâde İsmail Dede Efendi’nin kültür ve medeniyetimize sağladığı katkıları açıklar.

HAMÂMÎZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ
Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi (9 Ocak 1778, İstanbul – 29 Kasım 1846, Mekke),
Türk hânende, neyzen ve bestekâr.
Babası geçimini hamam işletmeciliğiyle sağladığı için kendisine “Hamâmîzâde” denilmiştir. Ancak günümüzde “Dede Efendi” diye anılır.
Dede Efendi bestekârlığının yanı sıra neyzenliği ve hânendeliği ile de ünlüdür. Sesinin güzelliği ve müzik yeteneği çok küçük yaşta ortaya çıkınca, devrin meşhur mûsikîşinaslarından Uncuzade Mehmet Emin Efendi’den özel dersler almaya başladı. 1798’de Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Ali Nutkî Dede’ye bağlandı.
Çilede iken bestelediği ilk şarkısıyla pâdişah III. Selim’in dikkatini çekti, art arda bestelediği yapıtlarla devrin gözde bestekârları arasına girdi. Yüksek saray görevlerinden pâdişah musâhipliğine ve müezzinbaşılığa atandı. Sultan III. Selim’den sonra Sultan II. Mahmud’un da yakın alâka ve desteğini gördü.
İsmâil Dede Efendi, bir yandan saray fasıllarına hânende (Ses Sanatçısı) olarak katılırken, bir yandan da Enderûn’da ve Yenikapı Mevlevihâne’sinde mûsikî dersleri verdi.
Yetiştirdiği çok sayıda öğrenci arasında özellikle, kendisinden sonra XIX. yüzyılın en büyük bestekârları arasında yer alan Zekai Dede Efendi, Dellalzade İsmâil Efendi ve Eyyûbi Mehmet Bey sayılabilir.
Art arda yeni makamların bulunduğu klasik Türk mûsikî repertuvarının en gözde parçalarının bestelendiği III. Selim devrinde ilk yapıtlarını veren İsmâil Dede Efendi bilhassa Sultan Abdülmecid devrinde Batı Mûsikîsi’ne ciddi alâka gösterilmesine üzülür, Türk Mûsikîsi’ne bağlı kalmış bir bestekârdır. Onun temel gereci insan sesidir. Mevlevî âyininden ilâhiye, kardan köçekçeye, her biçimde ürün veren Dede Efendi içtenlik ve akıcılığa büyük ehemmiyet vermiştir.
İsmâil Dede Efendi’nin bestelediği eserlerden 300’e yakınının notası günümüze ulaşmıştır. 500 dolayında beste yapmışsa da, nota kullanımının yaygın olmayışı ve mûsikî öğretiminin ezbere dayanması sebebiyle, bunların yarısına yakını unutulmuş 8’i çalgısal, geri kalanı sözlü olmak üzere 267 eseri günümüze ulaşabilmiştir. Sözlü eserlerinden 49’u dinsel tasavvufî, 218’i din dışıdır. En mühim tasavvufî eserleri Hüzzam, Sabâ ve Ferahfeza Mevlevî âyinleridir.
Dede Efendi, Hac vazîfesini yerine getirmek üzere gittiği Hicaz’da hastalanarak öldü.
Eserleri
Hüzzâm Mevlevî Âyîni Mâhest_ü ne-mî dânem hurşîd(i) ruhat yâ nê
Rast Semâi Yine bir gülnihâl aldı bu gönlümü
Hicaz köçekçe Şu karşıki dağda bir yeşil çadır
Rast Kar-ı Nev Gözümde daim hayali cânâ
Hicaz Yürük Semâi Yine neş’e-i Muhabbet etti dil-ü canım etti şeyda
Hüzzam Yürük Semâi Reh-i Aşkında edip kaddimi kütah gönül
Ferahfezâ Yürük Semâi Bu gece ben yine bülbülleri hâmûş ettim
Hicaz Semâi Ey büt-i nev-edâ olmuşum müptelâ
Talaa’l bedrü Aleyna






