Ahlakın Evrensel Yönü

• Ahlak; bir değerler ve kurallar sistemidir. Toplumdaki kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve toplumsal düzeni sağlamaya yarar.
• Değer yargıları toplumdan topluma ve aynı toplum içinde zamandan zamana farklılıklar gösterir.
• Ahlak kuralları, hukuk kuralları gibi yazılı değil, yazısız kurallardır.
• Ahlakı konu alan felsefe dalına ahlak felsefesi ya da etik adı verilir. Ahlak ile Etik (ahlak felsefesi) arasında farklılıklar vardır.
• Ahlak; değerler sisteminden oluşan kurallar bütünü iken, Etik; ahlakı felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan felsefe dalıdır. Ahlakın ne olduğunu, ahlaki davranışın nasıl oluştuğunu, iyi ve kötü davranışların nedenini inceler. Yani etik, insan davranışlarının ahlaki özünü ve yapısını inceler.
• Ahlak iyi ve kötü davranışların, eylemlerin pratikteki değeri, etik ise iyi ve kötü davranışın teorisi şeklinde tanımlanır.
• Etik için iyi, ahlaki açıdan değer verilendir. Örneğin, Epikuros’a göre “İyilik mutluluk demektir”. Bazıları, ödevi yerine getirmekle, bazıları sevgiyle, bazıları da toplumu, dünyayı eşitçe yaşanabilir bir duruma getirmek için eylemde bulunmakla iyiye ulaşılabileceğini savunmuşlardır.
• Ahlak felsefesinin diğer önemli kavramları ise; erdem, sorumluluk, özgürlük ve vicdan’dır.
• Erdem; ahlaki olarak iyiye yönelmedir. Bir başka deyişle erdem, bireyin iyi ve doğru eylemlerde bulunmaya karakter, eğitim ve moral olgunluk açısından yatkın olma durumunu tanımlar.
• Erdem, insan varlığına gerçek anlamını veren ahlaki niteliklerin bir toplamına karşılık gelir. Ahlakın övdüğü, yapılması bireyden beklenen iyilik, dürüstlük, doğruluk, alçakgönüllülük, yiğitlik, adalet, cesaret vb. ahlaki nitelik taşıyan değerlere erdem adı verilir.
• Sorumluluk; kişinin kendi davranış ve eylemlerinin hesabını verebilmesi anlamına gelir. Bir başka değişle, bireyin eylemlerinin doğuracağı sonuçları üstlenmesi durumudur ve irade özgürlüğünü gerektirir. İrade özgürlüğü bulunmayan, kendi istenciyle karar veremeyen bir kimsenin eylemlerinin sonuçlarını üstlenmesinden söz edilemez. Örneğin; Çocukların ve akıl hastası olan bireylerin sorumluluğu yoktur.
• Özgürlük; bireyin iyi ve kötü ya da değerli ve değersiz olan karşısında bir seçim yapabilmesidir. İyi ile kötü arasında özgürce seçim yapamayan birey eylemlerinden ahlaken sorumlu değildir. Buradan da anlaşılacağı üzere; özgürlük olmadan sorumluluk da ahlaklılık da mümkün değildir.
• Vicdan; sorumlulukla yakından ilgili olan bir kavramdır. Vicdan, bireyi kendi eylemleri hakkında ahlaki bir yargıda bulunmaya zorlayan duygu olarak tanımlanır. Bir başka anlatımla, bireyin kendi iyileri ve değerleri üzerine doğrudan doğruya ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güce vicdan denir. Bir anlamda vicdan, insanın eylemlerinin ahlaki bakımdan iyi ve değerli olup olmadığına karar veren mahkemedir.
• Vicdanın kaynağı konusunda iki temel görüşten söz edebiliriz. Bunlardan birincisine göre; bireyin eylemlerini yargılayan yatkınlık doğuştan gelmektedir. Yani doğa ya da Tanrı insanı yaratırken başka yatkınlıkların yanında bir de vicdanla donatmıştır. İkinci görüşe göre; vicdan doğuştan getirilen bir yatkınlık değil sonradan kazanılan bir özelliktir.
• Ahlak felsefesinin en temel problemi: kişi vicdanı karşısında evrensel bir ahlak yasasının olup olmadığıdır. Bu soruya verilen yanıtları iki başlık altında toplayabiliriz. Bunlar, kişi vicdanı karşısında evrensel ahlak yasasının varlığını reddedenler ve kabul edenler.
• Evrensel ahlak yasasını reddedenler şunlardır: Hazcılık (hedonizm), faydacılık (utilitarizm), bencillik (egoizm) ve anarşizm. Bireysel görüş olarak da Nietzsche ve Sartre’dir.
• Hazcılığa göre, insan acıdan kaçar hazza yönelir, mutluluk hazla mümkündür. Haz da kişiden kişiye değiştiği için evrensel bir ahlak yasasından bahsetmek mümkün değildir.
• Faydacılığa göre, herhangi bir eylemin iyi ve doğru olduğunu belirten ölçüt, o eylemin sonucunda kişiye sağladığı faydadır. Yalnız buradaki fayda en çok sayıda insana en yüksek fayda sağlayan şeydir. Herkese aynı anda fayda sağlayan şey olamayacağı için evrensel ahlak yasası yoktur. İnsanlar, rasyonel bir biçimde kendi çıkarlarını izleyen ve faydalarını en yüksek noktaya getirmeye çalışan canlılardır.
• Bencillik anlayışına göre; bencillik insanın doğasında vardır. İnsanın tüm eylemlerine yön veren ilke bencilliktir. Bu anlayışta, her şeyden önce gelen ve en değerli olan insanın kendi başarısı ve mutluluğu olduğu için, evrensel ahlak yasasından söz edilemez.
• Bencillik öğretisini savunan İngiliz filozof Thomas Hobbes’a göre insan doğası gereği bencildir. Her şeyde olduğu gibi ahlakta da egemen olan şey çıkardır. Ona göre; evrensel ahlak yasası yoktur, bu kavram uydurulmuş boş sözden ibarettir.
• Anarşizm anlayışına göre, bireyin haklarını ve özgürlüğünü sınırlayan ve denetim altına alan, kötüdür ve ortadan kaldırılmalıdır. Yasalar ve devlet, bireyin mutluluğunu engelleyen kurumlardır. Bu anlamıyla hem devlete hem de ahlaki değerlere karşı çıkar, gereksiz olduğunu savunur.
• Ünlü alman filozofu Nietzsche de Hristiyan ahlakına karşı çıkmış, bu ahlakın, zayıfı koruyarak insanı güçsüzleştirdiğini, yaratıcılıktan uzaklaştırdığını, aldatmaca ve sahtekârlıktan başka bir şey olmadığını savunmuştur. Hristiyan ahlakının tümünü reddederek, evrensel ahlak yasasını reddetmiştir.
• Evrensel ahlak yasasını kabul edenler: İki gruba ayrılırlar, birine göre ahlak yasasını öznel özellikler belirler, diğerine göre ise, ahlak yasası, insandan bağımsız, tamamen nesnel özellikler tarafından belirlenir.
• Evrensel ahlak yasasını öznel özelliklerin belirlediğini savunan filozoflara göre, insanın ahlaki eylemlerine yol gösteren bir yasa vardır, ancak bu yasa insanın dışında, Tanrı gibi doğaüstü bir güçten kaynaklanmaz. Bu yasa insanın doğasıyla ve koşullarıyla belirlenir. “Faydacılık” düşüncesini savunanlar da bu görüştedir.
• Evrensel ahlak yasasını nesnel özelliklerin belirlediğini savunan filozoflara göre ise, evrensel ahlak yasasının kaynağı insanın dışındadır ve kendisini insanlara zorla kabul ettirir. Bu görüşü savunan filozoflar; Sokrates, Platon, Farabi, Spinoza ve Kant’tır.
• Sokrates ahlaki değerlerin ve doğruların insanın ruhunda doğuştan var olduğunu savunur. Filozofun görevi bu doğruların ortaya çıkmasına yardım etmektir. Bilgi bizi doğru eyleme, bilgisizlik ise yanlış eyleme yöneltir. Erdemin kaynağında bilgi vardır.
• Evrensel dinler tüm insanlar için geçerli olan evrensel bir ahlak yasasının varlığını kabul ederler. Bu dinlere göre, ahlak yasasının temelinde Tanrı vardır. Tanrı, insanların toplumsal yaşam içinde uymaları gereken ahlaki kuralları da belirlemiştir.






