Medeniyete Yön Vermiş Şehirler
Medeniyete Yön Vermiş Şehirler

Medeniyet köken itibariyle şehir kelimesinden gelmektedir. Şehir olmadan bir yaşam kültürü, medeniyet kurmak mümkün değildir. İslam şehirlerinin ortaya çıkışı Efendimizin (sav) hicreti ve Medine’de cami merkezli kurduğu anlayış ile alakalıdır. Efendimiz (sav) Medine’de, Mescid-i Nebevi’nin etrafına eklenen sosyal, ticari, ilmi yapılarla adeta Müslümanlara bir şehrin nasıl olması gerektiğini işaret etmiştir.
Medeniyet, ” medine” kelimesinden türemiştir. Şehirle ilgisi olan şey demektir. Yani bir medeniyet kavramından bahsedebilmemiz için öncelikle yerleşik bir hayat ve şehir olması gerekir. Yerleşik yaşamın olduğu mekanlarda bir beraber yaşama kültürü de gelişir. Bu gelişme ile zamanla farklı fikirler, kültürler bir potada erir ve nihayetinde ortaya medeniyet çıkar. Burada temel mesele şehirdir.
Şehir sınırları belli, güvenliği sağlanmış binlerce insanın bir arada bulunduğu toprak parçası olmaktan çok bir anlayış etrafında birlik olmuş insanları temsil etmektedir. Günümüzde bu anlayış yok olmaya yüz tutsa da insanlar bundan önce sırf birilerinden ilim alabilmek, ders verebilmek, benzer anlayıştaki insanları bulabilmek için şehir şehir gezmişlerdir.
Mekke şehirlerin anasıdır. Bu analık, Müslümanların kıblesi olmasından ileri gelir. Ümmü’l Kura Mekke’nin bilinen ve kullanılan sıfatıdır. Allah Resulü (sav) ve sahabeler Mekke’de doğmuş, büyümüşlerdir. Mekke’nin fethinden itibaren Mekke İslami ilimler ve sosyal yaşantıda bir ekol haline gelmiştir. Beytullah olarak adlandırılan Hz. İbrahim (as) tarafından inşa edilen Kâbe Mekke’dedir. Her yıl milyonlarca insan Kâbe’yi dünya gözüyle görebilmek, Mekke’nin havasını solumak için kutsal topraklara gelmektedir.
İslami anlamda ilk şehirleşme örneği Efendimizin (sav) hicreti ile beraber Medine adını alan Yesrib’tir. Efendimiz (sav) ilk olarak Mescid’i Nebevi’yi inşa etmiş, bu şekilde de bundan sonra inşa edilecek Müslüman şehirlerinin nasıl olması gerektiğini işaret etmiştir.
Sonrasında bir pazar, beytülmal, mahkeme, mezarlık, Hz. Ömer’in “Dârü’l İmâre” inşa etmesiyle şehir Mescid eksenli büyümeye başlar. Resul-i Ekrem (sav)’in vali ataması, öğretmenliği teşvik etmesi, çarşı-pazarla ilgilenilmesini istemesi diğer Müslüman şehirlerinde de uygulanmıştır. Bugünkü Müslüman şehirlerin mantığını Efendimiz (sav) belirlemiştir. Medine ismi yerleşmiş, medeni gibi anlamlarla Yesrib’in adını almıştır.
İslam medeniyeti ve ortaya çıkardığı şehirler, kendisinden önce var olan medeniyetlerden de etkilenmiştir. Lakin bu etkilenme bir kopyalama değil kendine mâl etme, beslenme meselesidir. Medeniyetimizin ortaya çıkardığı şehirler daima üretici konumda olmuştur. Şehirlerimiz beslendiğinden daha fazla besler, kendisine gelen kaynakları Batılılar gibi saklamaz. Sanat, mimari, sosyal ve ekonomik açıdan daima bir üretim hali içerisindedir. Bu üretim ise bütün bir medeniyetimizi oluşturur.
İSLAM ŞEHİRLEŞMESİNDE SELÇUKLU DAMGASI
Türklerin İslamiyet ile şereflendikten sonra ortaya koydukları özgün mimari ve şehirleşme Selçuklularla başlamaktadır. Irak, İran, Suriye ve Anadolu gibi geniş coğrafyalarda hüküm süren Selçuklular bu topraklardaki şehirleşme faaliyetlerine damga vurdular. Bilhassa *Malazgirt ile başlayan Anadolu’nun fethi sürecinde Selçuklular Anadolu şehirlerini imar etmiş, cami merkezli bir şehir yapılanması ile Anadolu’yu bambaşka bir hüviyete büründürmüştürler. Selçukluların çabası ile bugün Anadolu baştan aşağı bir İslam şehirleri müzesi gibidir.
Selçuklular hemen her şehre Ulu Camii inşa etmişlerdir. Bu camiler yapıldıkları bölgeye şehri çekmiş etrafına eklenen han, şifahane, imaret, hamam, kümbet gibi yapılarla kültürümüzün en güzel örneklerinden olan külliyeleri ortaya çıkarmıştır. Külliyeler şehrin ekonomik ve sosyal yapısını etkilemiş ve İslamiyet Anadolu’da hızla yayılmıştır.
Dünya tarihinde insanlığa hizmet etmiş belli başlı şehirler vardır. Bu şehirler genel olarak insanlığın gelişiminde kilit role sahip olmuştur. Kimi zaman bu şehirlerde insanlık tarihini derinden etkileyecek bir keşif yapılmış, kimi zaman ise düzeni değiştirecek olaylar yaşanmıştır. Bu şehirlere İstanbul, Paris, Roma ve Kudüs örnek olarak verilebilir.
İstanbul:
İstanbul gerek konumu gerekse iklimi dolayısıyla her zaman büyük medeniyetlerin ilgi odağı olmuştur. Ayrıca Bizans’tan ayrılıp Osmanlı’ya geçmesiyle Avrupa tarihinin dönüm noktasını oluşturmuştur. Rönesans ve reform hareketlerini başlatan bu hadise Avrupa’nın çehresini değiştirmiştir.
Paris:
Paris yüzyıllarca Fransa’nın başkenti olmuştur. Avrupa’daki sayılı şehirlerden biri olan Paris’in medeniyete verdiği katkı 18. yüzyıla uzanmaktadır. Zira bu şehirde yaşanan İhtilal, sadece Avrupa’da değil; dünyanın dört bir yanında imparatorlukların çöküşünü cumhuriyetlerin yükselişini sağlamıştır.
Roma:
Roma, geçmişte Batı Roma İmparatorluğunun, günümüzde İtalya’nın başkentliğini yapmıştır. Dünyanın belki de gördüğü üç büyük imparatorluktan biri olan Batı Roma İmparatorluğunun yüzyıllar boyunca topraklarının yönetildiği yer olmuştur.
Kudüs:
Kudüs, semavi dinlerin ortak sembolü olan bir şehirdir. Dünyanın yaklaşık %75’i bu dört semavi dinden birine inanmaktadır. Yüzyıllar boyunca el değiştirmiş, yüzyıllar boyunca bu şehir için savaşlar verilmiştir.






