Destanların Oluşumu Destanlar Nasıl Oluşur?
Destanların Oluşumu Destanlar Nasıl Oluşur?

Destan, milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış (savaş, göç, istilâ gibi) tarihî olayların (yangın, salgın hastalık, sel, deprem gibi) toplumsal ve doğal olayların çağdan çağa aktarılmış, aktarılırken de hayal unsurlarıyla oluşmuş, süslenmiş, değiştirilmiş söylenceleridir.
Destanlar “doğuş, yayılma ve yazılış safhası” olmak üzere üç safhada oluşur:
Doğuş safhası: Bu safhada milletin hayatında iz bırakan önemli tarihî ve sosyal olaylar, bu olaylar içinde yüceltilmiş efsanevî kahramanlar görülür.
Yayılma safhası: Bu safhada, söz konusu olay ve kahramanlıklar, sözlü gelenek yoluyla yayılır. Böylece bölgeden bölgeye ve nesilden nesle geçer.
Derleme (yazıya geçirme) safhası: Bu safhada, sözlü gelenekte yaşayan destanı, güçlü bir şair, bir bütün hâlinde derleyip manzum olarak yazıya geçirir. Çoğu zaman bu destanların kim tarafından derlendiği ve yazıya geçirildiği belli değildir.
Destan ya da epopeler, ait oldukları ulusların İlkel çağlarının sözlü, manzum, ürünleridir. Öyle ki bu çağlar o ulusların ulusal tarihleri henüz aydınlatmamıştır, yani kendi ulusal tarihlerinin yazmadığı en eski çağlarıdır. Bu ilkel çağlarında uluslar, henüz çevrelerinde olan doğa ve tarih olaylarını gerçek nedenleri ile anlayıp açıklayacak düzeye ulaşamamışlardır. Her olayı ancak kendi ilkel dinlerinin tanrılarına bağlayarak açıklarlar, hayallerinde buna göre büyütüp süslerler.
İlkel çağlarda toplumu derinden etkileyen bir olay olur. (Bir savaş, bir göç, bir kuraklık…) Bu ilkel toplumun insanları bu doğa ya da tarih olayı karşısında büyük bir korkuya kapılır, ya da bu olaya karışan güçlü insanlara büyük bir hayranlık duyar. Bu olay ve bu kişiler önce halk belleğinde mitleşir, masallaşır. Sonra aynı toplumun aynı özellikteki ozanları bu mitosları ya da masalları şiirleştirir, sazla söylemeye başlarlar. Sonra bu türküler ağızdan ağıza, kulaktan kulağa değişip zenginleşerek yayılır. Yüzyıllar içinde bu şiirlerin şairleri de unutulur, halkın ortak, malı olur.
Daha sonra o çağlara yakın bir çağda bir büyük halk ozanı çıkıp halk belleğindeki bu mitosları, masalları, türküleri yeniden, baştan sona uzun bir manzum hikaye haline getirir. Böylece yüzyıllar İçinde halk belleğinde oluşan o olayın öyküsü bu büyük ozanın dilinde, telinde birleşip bütünleşerek yeni ve tek bir manzum öykü olur.
Troya savaşlarının 49-51 gününü anlatan İlyada ve Troya’dan dönüşü anlatan Odysseia Homeros’un böylece yarattığı iki epopedir. Gene İran – Turan (Saka Türkleri) savaşlarını anlatan Şehname’yi de Firdevsi böyle yaratmıştır. Aradan çok uzun yüzyıllar geçtikten sonra bir derleyici bilgin tarafından parça parça derlendikten sonra sıraya konup birleştirilip yayımlanan destanlar da vardır. Alman Destanı Nibelungen ile Kırgız destanı Manas da böylece derlenmiştir.






